16 126 809 livres à l’intérieur 175 langues
2 047 052 livres numériques à l’intérieur 101 langues
Cela ne vous convient pas ? Aucun souci à se faire ! Vous pouvez renvoyer le produit dans les 30 jours
Impossible de faire fausse route avec un bon d’achat. Le destinataire du cadeau peut choisir ce qu'il veut parmi notre sélection.
Politique de retour sous 30 jours
Medya-kültür endüstrisi, 2010 Türkiyesinde ne gibi niteliksel ve niceliksel boyutlara sahip ve bu endüstri, Istanbul icin ne ifade ediyor Bu sorulara cevap arayan calisma, 9 bölümden olusuyor. Birinci bölüm, medya endüstrisinin Türkiyede tanimlanisini, tarihsel gelisimini ve Istanbulun bu alanin merkezi olmasinin ekonomi politigini konu aliyor. Ikinci bölüm, yazili medya alanini konu aliyor ve gazete-dergi yayinciliginin tarihsel gelisimi, bugün vardigi boyutlar, sahiplik durumu analiz ediyor. Ücüncü bölüm elektronik medyaya ait. Bu bölümde 1990lara kadar devlet tekelinde olan bu alt sektörün bu tarihten sonra kat ettigi gelisme, bir reklam mecrasi olarak büyüklügü, yazili medya ile entegrasyonu arastiriliyor. Dördüncü bölüm, yazili ve elektronik medyaya hizmet veren tedarikci yan sanayiye ayrilirken haber ajanslari, dizi film yapim faaliyetleri gibi alanlari inceliyor. Calismanin besinci bölümü, medya sektörünün en önemli gelir kaynagina aracilik eden sektöre, reklamcilik endüstrisine ayrilirken, reklamin hizla, medya-kültür alaninin ana gelir kaynagi haline gelmesine dikkat cekiyor ve bu alandaki yeniden metalasma sürecinin ipuclarina parmak basiyor. Altinci bölümde süresiz yayin diye de adlandirilan kitap yayinciligi var. Yedinci bölüm, basim sanayinin analizine ve Istanbulun bu sanayideki yerine ayrildi. Sekizinci bölümde, spor-eglence bilesiminin popüler bransi futbolun endüstrilesmesi ve medya-kültür alani ile iliskileri konu edildi. Dokuzuncu ve son bölümde ise medyada sermaye birikim sürecine paralel degisen üretim ve yönetim iliskileri, bu sürecte medya calisanlarinin sinifsal farklilasmasi, sonucta da bir medya aristokrasinin ortaya cikisi konu aliniyor. Bu aristokrasinin, giderek diktatoryal bir özellik kazanan medya yönetimlerindeki aracsal rolü ve bu trende karsi demokratiklesme adina yapilabilecek seyler, yine bu final bölümünde tartisiliyor.